ana sayfam yap künye e - mail
ANASAYFA BIYOGRAFI MAKALELER SIIRLER RSS AKIŞI ANKETLER VIDEOLAR İLETİŞİM
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
ANILARLA DİYARBAKIR GÜNLERİNE YOLCULUK
22 Nisan 2020, 16:49

ANILARLA DİYARBAKIR GÜNLERİNE YOLCULUK

-Biz neden kendi ülkemizi gezip görmüyoruz?

Bir 2010'un Mart sabahı, Erzurum’dan Diyarbakır’a doğru yolculuk başladı. Erzurum otogarında bindiğim otobüsün yan koltuğu Bingöl’ün Genç ilçesine kadar boştu. Çok farklı duygular içindeydim. Diğer yolcular arasında koyu bir sohbet vardı. Ben yol boyunca suspus olmuş camdan dışarıya bakıyordum. Her yerde kar vardı. Yollarda sık sık Karayollarının araç ve şantiyeleri gözüme çarpıyordu. Yollar bakımlıydı. Arada sırada bildiğim sure ve duaları içimden okuyordum. Karlıova’ya gelince mevsim de değişip kış yerini bahara terk etmişti. Her yer yemyeşildi. Atlar, eşekler, koyun ve keçiler bu yeşilliklerde yayılmışlardı. Bir yandan da insanlar toprakla iştigal ediyorlardı. Karlıova yakınında Kervansaray mola yerinde bir-iki çay içtim. Tesis, batıdaki tesisleri aratmayacak biçimde moderndi. Lokantada self servisi bile mevcuttu. Tuvaletleri ve lavaboları temiz, mescidi ise görünen yerdeydi. Tesisin anons sistemi de mükemmeldi. Karlıova yakınlarında bir tabela gözüme ilişti. Bu, içimi kanatan ‘Yedisu’ tabelasıydı. Burası bir zamanlar kaymakamlığını yaptığı rahmetli yeğenim Hüseyin’in ilçesiydi. Adeta gözlerim doldu doldu, taştı. Beni çok gerilere götürdü. Karlıova’da bir tabela daha vardı ki o da ‘Hotel Paris’ti. Bu tabela da hem Paris’teki oğlum Bilgehan’ı hatırlattı hem de doğuda böyle bir konaklama yerinin olması beni sevindirdi. Yol boyunca indi- bindiler devam ediyordu. Genç ilçesinde bir ön koltuğa geçmem istendi. Oradaki koltukta yanımda bir kişi daha vardı. Fakat onunla da aramızda herhangi bir konuşma geçmedi Yolculuk sürdükçe Ilıcalar Beldesi’nin yolcu indirme- bindirme durakları öyle güzel ve sıklıkta yer almıştı ki hayran kalmamak elde değildi. 1460 rakımlı Tapantepe mevkiindeki bir komando birliğini görmüş olmam bana ayrı bir heyecan ve güven verdi. Diyarbakır yakınlarındaki Kocaköy kaymakamlığının durak yerleri bana devletin gücünü ve hizmet boyutunu görmüş olmam umut aşıladı. Yanlış hatırlamıyorsam Lice dolaylarında ‘Vatan bir bütündür, bölünemez’ ifadesi yere çivilerle monte edilmişti. Bu ifade de yüreğimi ferahlattı. Otobüste çay, cafe ve kolonya ikramlarının olması, batıdan çok farklı ve geri olmadığını gösterdi doğunun. Seyahatim sırasında hiçbir arama- taramanın olmaması, kimlik sorgulamanın yapılmaması yol emniyetinin olduğunu gözler önüne serdi. Bu konudan da ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Diyarbakır’a vardığımda her şeyin normal seyrinde seyrettiğini, hayatın akışının batıdakiyle paralel olduğunu gördüm. Evin balkonundan şehri seyretmem bana Yahya Kemal’in ‘ Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul’ dizelerini anımsattı. Ertesi gün Diyarbakır Ulu Camiinde Cuma namazını eda ederken de içimdeki merak ve korkunun yerini güven kuşattı. Çarşı- pazarını dolaştım. Yanık Çarşı’da alış-veriş ettim. Yanıklı, Yanık Ozan ve Yanık Çarşı bu üçlü beni hem duygulandırdı hem de güldürdü. Bu Diyarbakır'a ikinci gelişim. Şubat 2011 Diyarbakır Üç- dört gün içinde bu dev şehri tanımam takdir edersiniz ki olanaksızdır. Bu yıl da yine geldim bu şehre. Geldiğim gün Cuma’ydı. Cuma’yı Üçkuyu Camii’nde eda ettim. İkinci günüm evde geçti. Bir ara gelinim ve torunumla markete gittim. Markette batıda olanların aynıları mevcuttur. Ücretsiz servisleri de vardır. Oğlum dün sabah bizi otobüsten alıp eve bıraktı ve o andan beri işinden evine dönmemiştir. Bu arada internetten Diyarbakır’ı araştırıyorum. Gezilecek- görülecek yerleri not alıyorum. Konutun balkon ve pencerelerinden Diyarbakır’ı seyrediyorum. Bazı tarihi ve turistik yerleri oğlumla geziyorum. İlk olarak Dicle nehrine giderek Sakarya’nın selamını ilettim. Nehrin üzerinde inşa edilen on gözlü köprü gerçekten bir harika. Burada bol bol fotoğraf çekindik. Az ileride yeni bir köprü daha var aynı nehrin üzerinde Bağıvar Köprüsü. Oradan Gazi Köşkü’nü ve Evsel Bahçelerini ziyaret ettik. Cahit Sıtkı Tarancı’nın müzesine uğramadan olur mu Diyarbakır’a gelip? Bu müzeyi de tüm detaylarıyla görüp resim çekindik. Hayatımda ilk defa bir kilise ziyaretim oldu burada. Mar Pet yun Kilisesini ziyaret ettik. Kilisenin yanı başında Şeyh Mutahhar Camii var, orada bir öğle namazını eda ettik. Burada dört ayaklı minareyi görüp hayrete kapılmamak mümkün mü? Ülkemizin engin hoşgörüsünün bir eseri olsa gerek: Kiliselerle camilerin komşuluğu. Diyarbakır’ı gezmeyi sürdürüyoruz. Sıra Surlar’ı gezmeye geldi. Surların bir bölümünü ve Keçi Burcu’nu görme fırsatımız oldu. Kapalıçarşı’yı ve Yanıkçarşı’yı ziyaret etmemiz de çok anlamlı ve önemliydi. 2013 Şubat: Kentin en modern alışveriş merkezlerindeydik. Torunum İlbey’in doğum günü hediyelerini aldık bu mağazalardan. Başka bir gün de damadımın Amasya’dan arkadaşı Diyarbakırlı Sanat Tarihi öğretmeni Adil Beyİn rehberliğinde dolaştık Diyarbakır’ı. Halkın içine girdik. Barış çay evinde çayımızı yudumlayıp sohbetimizi gerçekleştirdik. Birlikte Diyarbakır’ın lezzetlerinden tattık. İkinci cumayı Nebi Camiinde eda ettikten sonra kitapçılara uğradık. Diyarbekir Kitapevi’ne uğrayıp işyeri sahibiyle sohbet edip çayımızı içtik. Birkaç kitap aldık. Cahit Sıtkı’nın ‘Otuz beş Yaş ‘ şiir kitabını edinemediğime hala üzülüyorum. Ertesi gün de Dicle Üniversitesi’ni görmeye gittik. Adil Bey, bize burada Diyarbakır’ın tarihi hakkında bilgiler verdi. Diyarbakır’ın eski adları olan Amed ve Diyarbekir adlarını anlattı. Erdal, Adil ve ben üçümüz Surlar’ı yeniden gezdik. Surların üzerinde yürüdük. Hz. Ömer Camiinde bir ikindi namazını eda ettik. Bu sene yenileme çalışmalarından dolayı Ulu Cami de namaz kılma şerefine nail olamadık. . Dicle’yi, Gazi Köşkü’nü ve Cahit Sıtkı Müzesi’ni ziyaret ettik. Resim çekindik. Ziya Gökalp müzesinde restorasyon çalışmaları vardı. Adil Bey bize Meşhur Ciğerci Bozan’da yemek ve çay ikramında bulundu. Adil Bey’in, gerek cömertliği ve gerek mesleki birikimi bizim için bir şanstı. Bir başka şansımızda oğlumun bize tahsis ettiği otomobildi. Dilediğimiz gibi gezebiliyorduk. Bir diğer şansımız da musluğundan akan soğuk suyunu kana kana içebilmemiz. Burada damacanayı görmedim desem pek yalan olmaz. Tüm ailemle birlikte geçirdiğimiz 15 günlük tatil her şeye değer. Bir başka gün bir asker ziyareti işimiz vardı. O’na Akyazı’nın meşhur Kabak Tatlısı’nı götürüp ikram ettik. Diyarbakır’da bulunduğumuz on beş günlük süre içinde hiçbir eyleme tanık olmadık. Bu durum bizi tam umutlandırmıştı ki öteden terör örgütünün açıklamaları ve şiddeti yeniden başlatma kararı tüm umutlarımızı yıktı. Atalarımız boşuna dememişler: Su uyur, düşman uyumaz. Söyleşimin başında belirttiğim gibi Diyarbakır öyle üç- beş günlüğüne dolaşılacak şehir değil. Silvan’daki Malabadi Köprüsü’nü ve Lice’deki Eshab-ül Kehf mağarasını bu defa da göremedik.Ünlü Diyarbakır hapishanesini ziyaret edemedik. Karpuzunu yiyemedik. Bir daha Isının 40-50 dereceye vardığı yaz günlerinin bunaltıcı sıcaklığını yaşamak için yazın gelmemiz gerek Diyarbakır’a. Sakarya’daki deprem gerçeği nasıl insanların yaşamında bir kesikliğe yol açmıyorsa Diyarbakır’da da terör gerçek yaşamın uzağındadır. Diyarbakır insanındaki sevecenlik her yüzde okunuyor, saygı ve hürmetin batıdan daha fazla olduğu düşüncesi bende daha da artmasına yol açıyor. Buradan ümit ve güven duygularıyla ayrılıyorum. Umarım milletimiz ve devletimiz bu terör belasını üzerinden atıp teröre harcadığı enerjiyi geri kalmışlıktan kurtulmak ve barış içinde yaşamak için harcar Diğer ülkelerin insanları gelip ülkemizde dolaşırlarken şu soruyu kendimize sormamız gerekiyor. -Biz neden kendi ülkemizi gezip görmüyoruz? Elimize bir fırsat geçtiğinde neden hemen Paris’e, Newyork’a uçuyoruz? Nisan 2020 Sakarya Muhammet AVCI

Bu içerik 374 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Diğer Haberler

KONUK YAZARLAR

Hasan Avcı(İst) Hasan Avcı(İst)
Bayram Gelmiş Neyimize
Bilgehan Avcı Bilgehan Avcı
Paris'te Bir Bayram Sabahı
Tarkan Yılmaz Tarkan Yılmaz
Zehir ve Cevher
Muhammet Avcı Muhammet Avcı
Bu Güzellik Sürüp Gitsin
Hasan Avcı Hasan  Avcı
cânâ( şiir)
Kazım Avcı Kazım Avcı
Cumhuriyeti Anlamak
Miraç Avcı Miraç Avcı
Yüzümden düşen sanki bin parça

SİTE ANKET

Şiirleri mi Makaleleri mi takip ediyorsunuz?