Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Çilemiz


Açıklama: bana sorarsanız hiç kimse .!!! asırlık orman emekçileri abdul emo yusuf emo lara ahmet abi ve ismail genç e ithaf olunur...
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 20 Ocak 2011
Geçerli Tarih: 27 Aralık 2024, 06:02
Site: Yanıkozan Fikir Ve Sanat Sitesi
URL: http://www.yanikozan.com/yazar.asp?yaziID=191


Uyumanın o gün tadına doyum olmazdı , o günden sonrada olmadı zaten. Keçi çobanının günü keçi melemesiyle başlar kolopaya tazyikli bi şekilde akan süt sesi takip eder. Koca memeli keçilerin aralarında gülüşüyormuşcasına sesleri gelir. İlk duyan insanın sinirlerini bozan bu ses kendini bu hayvanlara adamış adam için bir garmon melodisini andırır.

Yaklaştı adam kadınına kadını buzmalı entarisini de giydiği halde peştamalını iki yana atmış ve bir kokotanın üzerine ilşmiş keçilerin memelerini amokretmekle meşguldü, şöyle bir geriye dönüp nereye gideceksiniz mealindeki sözünü ettikten sonra tekrar işine yöneldi. Adam şöyle bir tekrarladı bakışını gitmek istemeyen bir adamın arkaya yatışı geri dönme isteğinin bedenini hakimiyet altına almış hali vardı. Bugün çocuğa emanet naxir dedi çok zamandır tek başına çıkmamış olsada artık hayvanarı emniyet etme yaşına çoktan gelmişti . kadının yüzü asıldı hava güzeldi ama ya hava bozarsa ki aniden bozması ilk olmazdı. O zaman bu küçük oğlnın keçileri nasıl otlatacağını kimse bilemezdi. Kurtlar keçi sürülerini uzaktan uzağa takip eder bir punduna getirdikleri an ise taarruza geçerlerdi. Elde silah olsa bile çare etmezdi bu tür durumlarda çünkü kurtlar sürü halinde dolaşmayı severlerdi taarruzuda sürü halinde gecikmeden ve daha çok telefata yönelik yapmaktaydılar . daha sonra insnlar bu etleri kullanmada dinen sakınca görmekteydiler . boğulmuş hayvanların yenmesi caiz olmadığı gibi envai çeşit hastalıkta insanı dertlere gark edebilirdi.
Neyse dedi orman beklemez herkes yola koyulmuştur bile … buluşma yerleri axuvattı çavliyentten gelecek iki motorcu ile birlikte kendisi üç kişiydiler ağaç motoru kullanan diğer işçilerse soyma ve sürükleme işlerine bakıyorlardı . hemen her yaştan insan ormanda çalışıyordu istisal mevsimiyle kışla mevsimi nadiren denk geliyor olsada bu sene kışla mevsiminde olması herkesin işine gelmişti . çünkü sıcak yemek sıcak yatak için çavliyentten iyisi yoktu . arada keçilerine ineklerinede göz kulak oluyorlar aileleriyle daha çok vakit geçiriyorlardı. Orman rençberliğinde sigorta vs gibi şeyler adet olmamıştı orman köylüsü kendine çalışır gibi görünür ama aslında devletin işini yapar. Ağaçları kesmek soymak ve sürümek gerçek risktir . işletmeye yapılan iş için işletmenin verdiği kütür başına bir miktar lafı edilmeyecek para maktarının yevmiyesine bölünür ve insanlar o parayla bir seneyi bir dahaki sitisal mevsimini getirmeye çalışırlar . ama iş aslında o kadar basitte değildir kooperatif önce parayı işletmeden alabilecek sona tenezzül edip köylüye rençbere dağıtacak bunlar gerçekten zaman alan ve insanı bıktıran işlerdi. Kooperatifin işletmenin ağız kokusunu nazını çekmek istemeyen bir çok köylü köyden muhacir olmuş gurbet ellerde en azından zamanı belli olan sigortası yatırılan işlere itibar etmişti.

Sigarasını saran bi ağaç dibine yerleşiyordu. Ardanuç mağrukasıyla sekanın ince kağıdının kokusu hala burnumda tüter .tütün terbiyesi tam bir marifet kalpazanlık işidir. Kağıt ise her zaman bulunabilen şeylerden değildir. Hepten kalanda ilkokul çocuklarının yazılmış kağıtlarıda iş görüyor olsada üzerinde Arapça harflerle bir şeyler karalanmış ince sigara kağıdı gibisi yoktur gazete kagıdı bolğo sararken yeni etme çocukların bile ercih etmediği türdendir. Bacak bacak üstüne atmıştı Mehmet sarı bıyıklarının altında sakladığı alaycı gülmsemeyle pek ince sayılmayacak bir espiri yapmış karşıdan tepki almayı bekliyordu. Şazil motordan yeğeyi bir daha geçirdikten sonra allahise leçixar babında bir somurtkan ifadeyle eğlenceli havayı södürüyorduki olllaaaaa diye bir sesle yere yıkılması bir oldu yahu hamlamıyalım serzenişelerine aldırmayan şaban şazili yere yıkmaya çalışırken şazil hala eğesiyle motorun dişlerini bilemekle meşguldu. O arada çocuk keçileri çoktan çıkarmış dereden koçivaranın olduğu düze gelmişti bile. Islık sesiyle yerini belli ettikten sonra en uzak noktaya bir taş fırlatıp türküsüne başlamıştı. eskiden sevdaluklar diye başlıyan bir türküydü ola Mehmet dedi senin çocuk abayı yakmış zahar baksana ne yanık türkü söylüyor . yok yav daha yaşı ne başı ne diye utangaç bir Cevap verdi Mehmet . Herkes motorunun bakımını yaptıktan sonra sırtlanıp tekrar yola koyuldular eğlenmenin hiç vakti değildi. Hava hattı kurulduktan sonra işleri peşpeşe yapmak dahada zorlaşıyordu millet soyacak ağaç bulamadığı için kaç gündür evlerinde yatıyordu. İş sabahtan kız çardaktan dedi birisi bütün bu durumu özetlercesine Motor sesiyle bağırış çağırış sesleri birbirine karışmış iş yapıldığını bir curcuna bir heyecan olduğunu belli eden hertürlü belirti mevcuttu ormanda . orman her zaman böyle canlı her zaman böyle neşeli olmazdı çoğu zaman yada sadece yabanıllar eğlenirdi belki görünmeyen anlarda ayılar kurtlar keçiler geyikler . ama insan bir yükün altından çıkıp diğerinin altına girmekten kurtulamazdı kolay kolay köy yerinde zaman olur istisalı kışın yaparlardı zaman olur bahar zaman olur güz … işin ölçüsü vakti zamanı yoktu . o demağta bir korna sesiyle irkildi herkes dağları tepeleri inletirdi bmc kamyonlarının kornası motorunun seside ayrı bir nağmedeydi bu arabaların bir tsıı sesi verirdi öyle cilveli orman işçisinin gece hayallarine giriverirdi . sevgililere bir bmc aldığım zaman düğün sözleri verilir neler neler dönerdi bu koca kamyonun etrafından . herkes axuvatın altına doğru yönlendi baltasını motorunu bir yana bırakan kamyonun etrafına öbeklendi. Evvel zamanlarda köyün istisalini başka yerlerden gelen kamyonlar taşıyor olsada artık köydede birkaç girişimci bu işlerede el atmıştı . gelende tanıdıktı aliydi ali köy delikanlıları içinde seçilir köy kızlarının dilinden düşmez bir delikanlıydı . şöförlükteki mahareti ayrı konuşulur yakışıklılığı ayrı bir adamdı anlıyacağınız . köylü bu kamyon girişimciliğine ilk başlardada çok sevinmiş hatta herkese acaba bizde alabilirmiyiz sorusunu sordurtmuştu. Çünkü ağaç taşımak ağaç çekmekten daha akıllıca daha getirili bir işti . ağaç çeken işletmeden parasını iş bitince alır keyfine bakar işin sığletinede fazla maruz kalmazdı . ama diğer işlerden genede zordu tehlikeliydi ama zorunlu sigortası ve yanında iyide kazancı vardı. O koca kamyonlara yüklenen yükler ve dahası o bozuk yollar hala hatırıma geldikçe ürpertir. Eski model frenleri lambaları bozuk kamyonlar bir cesaretti gerçekten bu kamyona binip o kütürde ağacı taşımakta. Ali yeni mevsim kayısıları çıkardı bir poşetle yanına domatesidir beyaz peyniridir kolasıdır. Ormanda nimete şükür daha sesli çıkar çünkü insanlar iş telaşından başka bide ormana götüremedikleri nimetleri anarlar . bağda yetişmez baharda bitmez meyvedir bunlar taa gideceksin merkeze alacak getireceksin. Bu ikram hoşlarına gitmişti biraz sonra dolomiskaro suyuyla okkalı bir çayda demlendikten sonra muhabbetin keyfine diyecek olmuyordu . ciğaralar gülüşmeler derken herkes balta motor başına komutu geldi postabaşından . geliyıoooorr sesiyle bir bakmışsın koca çınarlar devriiyor düşerken birkaç ağacı alıyor yanına bir taraftanda dallar yağıyor havadan şarapnel parçaları gibi .

Şu ağacı dedi Mehmet yedi adam saramadıkta diğer postadan adam çağırdık kocaman ağaç yahu kesmeyede yıkmayada kimin aklı keser . o sırada kamyonun sesi kayboldu kamyonda gitmişti yahu deseydikte akşama kalsaydı bizde bağa giderdik bahaneyle yarın Cuma zaten gidecektik tuh dedi şazil . neyse bu ağacı ne yapmak lazım kesip soysak cumartesi gelip yola indirmekte iş olur millete kocaman ağaç . bir kere damgalanmış yoksa kütürüne ebadına bakılmaz kesilmezdi . önden bir yaka alırız Allah kerimdir dediler . kamanın ucuna bir demir takıp yaka kesmeye başladılar motor gömüldükçe ısınıyor ısındıkça çıkarılması gerekiyrdu o zamana kadar koca ağaç esniyor bir daha içeri motoru daldırana kadar benzin zaman kaybolup gidiyordu.

İş iyice stresli bir hal almıştı canlar boğaza çıkmıştı bu ağacı kesene kadar koca ormanda damgalı ağaç bırakmazdım diye hayıflandı Mehmet. Ağacın kütürü fazla olsada emeğine değermiydi bir pişamlıkla ağacı kesmeye devam ediyorlardı . o sırada aniden motorun kısa br uğultusu duyuldu birde acı bir bağırtı sonra cikle sesi ve etraf çoktan kan revan olmuştu . zincir atmış ve mehmedin bileğine vurmuştu herkes bir koşu toplandılar gömlekler çıkarıldı bileğe baştan başa vurmuştu zincir ve yara gerçekten derindi hemen müdahele edilmezse bir sakatlık çıkması kaçınılmazdı . bu ormanda ki ne ilk nede son kazaydı ve her zman aynı şekilde çok zor durumlarda kalınıyor ve küçük bir yaralanma dahi ölüm kalım meselesine dönüşüyordu . en yakın sağlık ocağı köydeydi ebesi ise yoktu . en yakın hastaneyi ise söylemeye hiç gerek yok . iş işten geçmiş akacak kan yerinde durmamıştı .

Bir keçi çobanıysan kola ihtiyacın var bir orman işçisiysen kola ihtiyacın var bir rençberi bir tarafa koy kolsuz kim yaşamak ister . hastane bir adım ötede olsa her şey daha kolay olacak yada bir araç olsa zamanında yetişilecek ne bir telefon ne bir haykırış . bu kazaların en basiti üstelik . kamyonları devrilenler toruk altında kalanlar . bir işte bin eza çekenlerin memleketi burası. bir keçiyi doyurmak için hayatını tehlikye atanların memeleketi öyküleri yazılmamışların hayat hikayesi. her şey beden gücüyle yapılır buralarda dayanamıyan gider ama kalanlarla işler devam eder . bir tarafta eza bir tarafta yoksulluk burası buğday ekmeğine çarşı ekmeği isminin koyulduğu yer.

Daha derin daha ince olaylar yaşanmıştır bu memlekette biz ise en küçük çaresizliğin en büyük emeğin minik bir öyküsünü derledik . nedenmi çünkü sesimiz çıkmaya çıkmaya bizi üç kuruşa satanlar oldu hatta bizi satıp üç kuruşumuzuda millete ona buna bu emeklerin zerresini çekmiyenlere . paralrı bankalarda yıllarca bekledi bu emğin karşılığında ölüme meydan okuyarak kazandıkları birilerinin boğazından geçti gitti kimse hatırlamadı sormadı bile . birileri ilmeği boynuna geçirdi bu geçim sıkıntısında diğerleriyse cebine. Veryansın etmenin tam zamanında susacağım artık ama haram lokma yiyen haram lokmayla boğulur .bizim kültürümüzde emek sömürüsü yoktur . işçinin alınteri kurumadan aşı pişmeli bize böyle dendi yapması o kadar zor değil açgözlülüğü bir tarafa bırakırsak . kim haramdan bina yaptı kim bu adamlardan ehiya oldu . !!!!bana sorarsanız hiç kimse .!!! asırlık orman emekçileri abdul emo yusuf emo lara ahmet abi ve ismail genç e ithaf olunur...

 


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster