Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Kurumlar, Kişilere Bağlı Olmamalı


Açıklama: Bence, kurumlar kalıcı, liderler geçicidirler. Liderin varlığıyla doğanlar, liderin çekilmesiyle batıp gitmektedirler. Oysa partideki görev değişiminin bir nöbet değişimi şeklinde algılayanlar ise kurumlarını hep ayakta tutmaktadırlar. Aslolan da budur bence
Kategori: Makaleler
Eklenme Tarihi: 28 Ocak 2014
Geçerli Tarih: 27 Aralık 2024, 05:34
Site: Yanıkozan Fikir Ve Sanat Sitesi
URL: http://www.yanikozan.com/haber_detay.asp?haberID=237


     Genel seçim öncesi Yanıklı Web’de bir anket yayınlamıştım. Anketin sorusu şöyleydi:
           Partiye mi, Lidere mi yoksa adaya mı oyunuzu vereceksiniz?
           Adaya:2, Lidere:13, Partiye:12
           Bu sonuçlardan şu anlaşılmaktadır: İnsanlarımız çoğunlukla oylarını partinin liderine vermektedirler. Partiye verenler ise lidere verenlerden azdır. Adaya verenler yok denecek kadar azdırlar. Benim gözlemlerime göre eskiden Artvin ili seçim çevresinde Doğru Yola verenler:
           -Biz Ekinci’ye veriyoruz. Demirel’e veya Doğru Yola değil. Çünkü Ekinci değil Artvin’de tüm Türkiye’de sevilen ve hatırı sayılan biriydi. Birçok insanın aş ve iş edinmesinde O’nun payı büyüktü. Muhsin Yazıcıoğlu’nun da Sivas’tan bağımsız milletvekili seçilmesi bu olayın bir benzeridir.
          Lider konusuna gelince: Demirel, Ecevit, Erbakan, Özal ve Erdoğan bu konunun muhatabıdırlar. Demirel, Özal ve Ecevit partinin başından çekilmeleriyle partilerinin yerlerinde adeta yeller esiyor. Muhtemel bu hazin son, Erdoğan için de düşünülebilir. Umarım Erdoğan’ın partisinin kaderi ANAP’ın ve DYP’nin kaderiyle aynı olmaz.   Çünkü AKP’ye oyunu verenler de, oylarını ‘Tayyip kimi veya neyi aday gösterirse göstersin, oyumuz Tayyip’e dir.’ demektedirler                                                                                                                                                           Parti konusuna gelince: CHP, MHP VE BDP bu kategoriye girer. Başta BDP’liler partileri seçime girmediği halde bağımsız adayları destekleyerek BDP’yi meclise taşımaktadırlar. Partinin lideri kim olursa olsun veya aday kim olursa olsun seçmeni etkilememektedir. CHP’de de durum aynı. Baykal gitti, Kılıçdaroğlu geldi, sonuç pek değişmedi. Çünkü CHP seçmeni lidere değil, partiye oyunu veriyor. MHP’de CHP gibi. Yani seçmen lideri değil, partiyi muhatap alıyor.
           Parti liderliğini bir de bir başka açıdan irdeleyelim. Cumhuriyet Türkiye’sinde kurultayla İnönü’yü deviren bir Ecevit’i hatırlıyorum. Birçok partide değil devirmek genel başkanın karşısına kimse aday bile olamaz. Olsa da siyaseten biter.  Ülkemizde genel başkanlık sultanlık gibidir. Ölmeden koltuk devredilmez. Erdal İnönü müstesna. Seçim kaybedip çekilmek ileri demokrasinin yaşandığı ülkelere has bir davranıştır. ‘Yenilen pehlivan güreşe doymaz’ misali mezara kadar sürer, gider bu siyasi hırs.  Siyasi mücadeleyi partiden istifa edip sürdürmek de maalesef başarı getirmemektedir. Yazıcıoğlu, MHP’den ayrılmış olmasaydı büyük ihtimalle Türkeş’in ölümünden sonra MHP’nin başına geçerdi. Sarıgül için de, Şener için de geçerlidir bu yol haritası. Partiden ayrılmaları siyasi bir intihardan başka bir şey değildir. Mücadele, parti içinde sabır ve kararlılıkla yürütülmelidir.
         Bence, kurumlar kalıcı, liderler geçicidirler. Liderin varlığıyla doğanlar, liderin çekilmesiyle batıp gitmektedirler. Oysa partideki görev değişiminin bir nöbet değişimi şeklinde algılayanlar ise kurumlarını hep ayakta tutmaktadırlar. Aslolan da budur bence. Sözün özü: Mahkeme kadıya mülk değildir. Bazı liderler: ‘Ben gidersem tufan olur’, sanmaktadırlar. İşte kurumları lidere bağlı olanlar liderlerinin güneşlerinin batmasıyla kurumları da püf deyip sönmektedirler. Bunun sebebi ‘ TEK ADAM’lıktan geçmektedir. ‘TEK ADAM’  yıldız gibidir. Yıldız kaydığında perde iner. Bir başka ifadeyle mum söndüğünde şamdan da devrilir.
                                 Haziran 2011 Muhammet AVCI / Akyazı

 


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster