Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


ANILARLA ESKİKALE KÖYÜNE YOLCULUK


Açıklama: 'Meroy Nuro'ya Kaçtı'yı birlikte yad ettik.
Kategori: Hayatın İçinden
Eklenme Tarihi: 07 Mayıs 2020
Geçerli Tarih: 28 Aralık 2024, 02:03
Site: Yanıkozan Fikir Ve Sanat Sitesi
URL: http://www.yanikozan.com/haber_detay.asp?haberID=461


Eskikale, köyümüzün doğusunda yer alan ufku açık bir köydür. Benim anneannem de oralı. Anneannemi dünya gözlerim ile görmemişim. Çocukken annemin dayıları Mecit ve Mahmut dedeler sık sık bize gelirlerdi. Hatta Casım amcam Hicaz'a onlarla birlikte gitti. Epey oldu. Eşimle Şavşat'tan dönüyorduk. Bizim köye araba yoktu. Baktım, Eskikale'nin arabası gidiyor -Bari Eskikale'ye gidelim, dedim. Gittik. Dede sana geldik, dedim. Mahmut Dedem: Hay sizden Allah razı olsun, deyip dua etti. Bir gece misafiri olduk. O yalanımı da hala unutmamışım.Nasip, meğer bu son görüşmemizmiş. Bir keresinde de annem ve postacı dayımla gitmiştik Eskikale'ye. Ama bu defa dedelerin kabirlerini ziyaret etmiştik. Nusret Hoca ile eskiden beri tanışırdık. O da Terme'de öğretmendi, arada sırada konuğu olduğumu hatırlıyorum. Annemin dayısının oğlu Binali dayı, bize sık sık gelirdi. En çok onu tanır bizim aile. Şen şakrak hali ve fötür şapkası ile hep gözümüzün önüne gelir. Hasta olduğunu duyup ablamlarla ziyaretine gittik birkaç sene evvela. Onun yatakta yattığını sanıyorduk. Bir de ne görelim, evin yanında sigarasını tüttürürken bizi karşılamıyor mu?Hatta dedim kendisine: İnsan, yalandan olsun uzanır sekiye!. Gülüştük. Onun o hayat dolu esprileriyle biz de gönül bataryalarımızı şarj ettik. Ondandır, şiir yazışım ona. Köyün en baştaki mahallesi adı üzerinde Başkale'ye Hem Osman ağanın hem de Raziye yengenin cenazesine gitme fırsatım oldu. O ne güzel mezarlik öyle! Çamların gölgesinde ve yüksek bir yerde. Kale tam karşısında. İnsanın şair olması gerekmez şiir yazması için o mezarlıkta. Tadı damağımda kaldı, desem bana gülmeyin! Yine günün birinde bayram ziyareti için Muhlis Seçkin'in konuğu olmuştuk Şaban ağabeyle. Babası Abdullah dayıyı da hatırlıyorum bende kalmıştı bir akşam annem sağken. Sabah olmuştu, Şaban ağabeyim erkenden evden çıkıp, ziyaretlere gitmişti. Evde kahvaltı sofrası kuruldu, birkaç saat bekletildi. Şaban ağabeyin uyanmasını bekliyoruz, seni de beklettik, dediler. Ben de: Oooo ağabeyim sabah erkenden evden çıkıp gitti. Dememle ağabeyimin yanımıza gelmesi bir oldu. Hem tatlı tatlı sohbet ettik hem kahvaltımızı yaptık. Günün birinde Şavşat'tan dönerken Septa'da Ali Rıza amcayla eşini ziyaret etmiştim. Akyazı'da can ve yan komşum Yaşar Gümüş'ün anne-babasıydılar. Çok sevindiler Çaylarını içip, biraz sohbet edip ayrıldım. Çok dua ettiler. Mekanları cennet olsun. Bizim yayladan Eskikale yaylasına çok gittiğim oldu. Habip dayımla gitmiştik. Hısım- akrabayı ziyaret edip, yolumuz muhtarın evine varmıştı. Muhtarla siyasetten ve günlük hayattan konuşurken soframız kuruldu. Sofrada çay, zeytin, ekmek gibi kahvaltı türü şeyler vardı. Muhtar, sofraya bakarak, gelinine seslendi: -Bunları şehirde de yerler. Yaylanın harcını getir misafirlere, dedi. Muhtarın gelini tekrar mutfağa giderek, kuymak yapıp sofrayı süsledi. Biz de afiyetle kuymağımızı yedik.. Yine bir başka gün arkadaşlarımla Eskikale yaylasında düzenlenen Maryoba festivaline gitmiştik. Bir yanda horon oynayanlar bir yanda döner yiyenler. Ötede Sabuzara denilen muhteşem yerde cep telefonuyla konuşmalar. Çok güzel bir gündü. Öğle yemeğimizi çok eskiden bizim köyden kaçan- kaçırılan Şaşkın Mahmut dedenin : -Şuvagora başında Harkı geçiyor harki. Meroy Nuro'ya kaçtı Güldürüyor hep halkı. ...........................arkasından yazdığı ve sonra da türkü olup oynanan Mero'nun kızında yedik. Ve geçmişte yaşanan bu 'Meroy Nuro'ya Kaçtı'yı birlikte yad ettik. Mayıs 2020 Sakarya Muhammet AVCI

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster