Yavrum, uçak alır, götürür seni,
Kızıl gökler sana yol olur oğul.
Hasretin eritir, bitirir beni,
Günlerim, aylarım yıl olur oğul.
Heyhat! Paris nere, Yanıklı nere,
Arasında vardır belki bin dere,
Selam götür benden gittiğin yere,
Karaçalılıklar gül olur oğul.
Kendini hiç havalara kaptırma,
Sakın ha koluna dövme yaptırma,
İhlâsla yatıp-kalk aman saptırma,
Korkarım sana bir hal olur oğul.
İlim-teknik neredeyse ara, bul,
Eylemesin seni şöhret, para, pul,
Menfaatin için olma kula kul,
Namert çorbasında kıl olur oğul.
Dost zannetme her yüzüne güleni,
Arttırır, eksiltmez her fert çileni,
Bulamazsın bir somunu böleni,
Orda yolsuz insan bol olur oğul.
Körpecik dalına uğrular konar,
Gönül bir yosmanın sözüne kanar,
Yâd elde kalırsan el âlem kınar,
Gücenir dostların, el olur oğul.
Kimliğin kaybolmaz, yaşarsan dini,
Davos’un havası çarpmasın seni,
Ayazdan, lodostan koru kendini,
Yağmur, kar, fırtına, yel olur oğul.
Oku, öğren lisanını dilini,
İdrak et batının mamur halini,
Ben hazzetmem Avrupalı gelini,
Anan duyar-duymaz del’olur oğul.
Özlem duyacaksın ana-bacına,
Isırgan otuna, gül ağacına,
Dayanamam hasretine, acına,
Akar gözyaşlarım sel olur oğul.
Sensizlikten çiçek açmaz dallarım,
Tatlı hayalini sarar kollarım,
Bekletmem, her hafta mektup yollarım,
Yüreğim zarf, duam pul olur oğul.
Yâd edersin kırık mezar taşını,
Bahar addedersin köyün kışını,
Özlersin sılanın ayran aşını,
Vatanın sirkesi bal olur oğul.
Merağın öldürür Yanık Ozan’ı,
Büyüttü, sevgiyle ördü kozanı,
Sakın ola, mesken tutma Lozan’ı
Yürek yanar yanar kül olur oğul.
Muhammet AVCI 27 Mayıs 2009/ Akyazı