Günün birinde Asım Usta’nın arabasıyla Artvin’den köye dönüyordum. Çiftehanlar’da bir süre mola verdik. Orada bir telaş içinde olan ve koşuşturan bir yakınımın bu koşuşturmasına nasıl olduysa ilgisiz kalmıştım. Arabamız tekrar hareket etti ve yola koyulduk. Nasvihara’yı yeni geçmiştik ki yukarıdan önümüze tomruk yüklü bir kamyon indi. Yolcular arabadan indik. O dar yolda arabalar birbirlerine bin bir güçlükle yol vermeye çalışırlarken, o yakınım olan kişi, arabaya girip oradan bir poşetle yere indi. Ben de sordum: _ Recep, poşetini niye indirdin? O da çok buruk bir haliyle cevap verdi. _ Hoca, dedi. Şu poşette çay ve şeker var. O kadar zorlukla aldım ki. Ya araba dereye uçarsa içinde kalmasın. Aradan geçen 15 yılı aşkın zaman, bana bu acıyı unutturamadı