Çocukluğumuz ; bir çoğumuzun çocukluğu biz ve bizden öncekilerin yaşadığı benzer zevkler,zorluklar,gelenekler,dönemsel sıkıntılar.Kimi insanlar aynı siyası dönemi yaşarlar ve buna çağ veya kuşak diye isim takarlar 68'lilar 78'liler bunlardandır.Kimileri aynı coğrasyada farklı zamanlardada olsa aynı hayatı yaşarlar işte biz ve bizden önce yaşayanlar böyle bir ortak yaşamın ve kaderin bu tür kesişimlerinin yaşayanları oldular.
kuşkusuz 20 li yıllarda yaşayanlar müthiş bir sefaletin yokluğun pençesinde bir karmaşanın büyük savaşlarının sonuçlarının tanıkları oldular; 30 lu yıllarda bir cumhuriyetin kuruluşuna sınırların yeniden çizilişine tanık oldular, 40 lı yıllarda yavaş yavaş bolluk başlayacak ve herşey yoluan girecek derken ağır vergi yükleriyle ve siyasi-dini baskılarla kendilerini yeni bir dünyanın ve istibdadın pençesinde buldular. 50 li yıllarda ise gelişmenin okulun açılmanın liberalizme kapı aralanışının ilk yılları oldu sefaletten bıkmış ilk kafileler o zamanlar hicret etmeye başladırlar.Ekonumik faaliyetler bir taraftan araba lastiklerinden yapılan ayakkabılar yolsuz lambasız köylerdeki eziyetli o günler rençberliğin en zor olduğu ekmeşin taştan ayakkabıdan çıktığı dönemler.
60 lı yıllara gelince bir kuşak yollara döküldü kazmalarla küreklerle günümüzdekinden biraz daha ilkel yöntemlerle Artvin-Şavşat yolunda ve kendi köylerinin yollarında çalışan köylüler gene rençberliğin ağır istibdadı ekmeğin taşı kayayı yontarak çıkarıldığı dönemler.70 li yıllar herkes Almanya yollarına düşmüşken bizimkilerin kaderi farklı işliyordu.Komşu köylere nazaran bazı ekonomik faaliyetlerden ötürü herşey yolunda gibiydi ve o çalkantılı yıllarda yeni kuşak öğretmen okullarında liselerde okuma seferberliği ve bir yandanda dünyaya tebelleş olmuş ideolojik çarpışmalarla kardeş kavgaları arasında.Ne mutlu ki halkımız bu kardeş kavgalarını bir müsamere yumuşaklığında hafif yaralarla atlatmış derin izler bırakmamıştır. 80 li yıllar ikinci leberalizm dalgası köye ilk gelen elektrik ve yeni tanıştığımız televizyon ve bizim çocukluğumuzun start aldığı dönemler.
Geçmişimizle geleceğimizi harmanladığımız hayal dünyamızda kapkaranlık çocukluğumuz ve ışıltılar içinde filmlerle he man larla kara şimşeklerle pazar konserleriyle tarkanlarla büyüme dönemlerimiz
.
O zamanın çocukları nasıl büyüdüler.
Yaz ayları yaklaşırken okuldan bir kaç hafta erken terhis edilir hemen kışlaların yolunu tutardık kimimiz çavliyent kimimiz katruvan keçanet lot alot derken herkes bir taraflarda çobanlığa giderdi.ilk barhana dönemini hafta sonu tatiline getirirdim ikin seferinde; kışladan (çavliyentten) yaylaya barhana (yaşamsal Yük) dönemi başlardı.neler vardı barhanaların içinde kaldarasından ,süt makinasına,yer yatağından yorgana kap kaçaktan peynirlere yağlara yogurtlara hozağima tırşularına , macahelden gelmiş teknelere tepurlara sinilere kovanlara varana kadar aklınıza gelen herşeyi ordan oraya ordanda oraya taşırdık.
yaylada akra dönemi başladığında arada küçük kabuslarımızda olurdu eğlenceler son hız giderken gece sabahlara kadar herkes eğlenirken bizim çayırlara gitme riskimizden alttan alta tedirginliğimizi ateşlerdi.Arada haydi çayır biçmeye-kaldırmaya dediklerinde dünya başımıza yıkılır o gün kaçırdığımız eğlenceleri düşünerek akşama kadar binbir sıkıntıyla çalışırdık.Sıkıntısı bir yana acelede ederdik herşeyi birgün içinde yapıp bitirmekle uğraşırdık hava güneşli geçerse o gün içinde çayırlar biçilir kaldırılırdı.böylece eğlenceye daha çok vakit ayırabilirdik.
Sonra büyük tarlanın sonra sahlikarın angaryaları şunları bunları derken mariyoba başlardı mariyobadada odun hazırlama dönemidir tarlalar fasulyeler derken tekrar kışalalara dağılma dönemi gelirdi.Kimilerimiz çavliyente giderdik hatta bahar ayında bizlerle çavliyente gelen zubiyentliler ve bağlarlılar katruvana ve keçanete giderdi.Dudubetli arkadaşlarla bila koco oynar zaman geçiridik akşam karanlık olunca biraz masal muhabbet faslı ardından erkenden yatak sabah erkenden süt makinasının uğultusunda uyanır tekrar ineklerin koyunların başında ver elini kokola hozbirul.Derken lazutlar zamanı gelir bir heyecen bir mutluluk bu sefer barhana yükümüzden yataklar makinalar eksilir onlar orda kalır köydeki malzemeler ve imkanlar daha geniş olduğundan sadece yağ peynir gibi yiyecekler getirilir.Mısırlar kesilir ve ırgatlar yapılır bazı ırgatlarda türkü şarkı eğlence baş çekici unsur olarak insanları biraraya getirilir maksat eğlence iş bahane dedirtecek kadar güzel organizasyonlar yapılarak mısırlar kuçeçlerinden ayrılırdı.o mısır püskülünün kokusunu hiç kimse kolay kolay unutamaz.Lobiyeler sqweplenir haşarlar tcnellerle sarılır derken bir curcuna bir telaş ....hey gidi günler diyelim anlatacak o kadar ayrıntı varki bu anlatılacakları okuyacaklar olsa keşkede uzun uzun anlatılsalar.
Bir nesil düşünün gaz lambasında ders çalışırken köye elektrik gelir hayallerini kurdukları veya ilk defa gördükleri bir dünya gelir taa uzaklarda masal gibi anlatılan televizyon ve buna benzer araçlarla tanışırlar şehirlere giderler bilgisayarlar ve buna benzer cihaz ve ilginçliklerle tanışırlar büyürler hayata atılırlar dünyanın dört bir yanına değişik maceraların içine içlerine aldıkları aynı duygularla dağılırlar.Herşey farklı gelişsede özleri hep aynı kalır.
Geçmişimize ve çocukluğumzun o mesut günlerine selam olsun.Geçmişimizi paylaştığımız annelere babalara dedelere nenelere ruhları şad olsun meknları cennet olsun iyiki vardınız ve dünyada sizlerle bu güzel günleri paylaştık Allaha emanet olun.!