Günümüzde bir tabela furyasıdır gidiyor, Aklına gelen bir tabela asma hastalığına yakalanmış. ‘Onu indir, onu as’ tek yapılan iş bu. Yeni bir şey yok. O onun tabelasını değiştiriyor, o onun.
Günümüzde bir tabela furyasıdır gidiyor, Aklına gelen bir tabela asma hastalığına yakalanmış. ‘Onu indir, onu as’ tek yapılan iş bu. Yeni bir şey yok. O onun tabelasını değiştiriyor, o onun.
Bu komediyi oynayan başta devletin ta kendisi. Bir bakarsınız, Bakanlıkların adı değişmiş. Merkezden tutun, ta taşraya kadar uzanır bu değişimin kuyruğu. Oooo ne güzel bir kazanç kapısı tabelacılar için. Bir başka iktidar gelir, o da değişir. O da bir canlılık katar tabela piyasasına. Hele bu işleri geçelim de mevcut bir eserin adını değişmeyi nasıl onaylayalım? Örneğin A kentinde Merhum Adnan Kahveci’nin adını yaşatmak için zamanın belediyesi bir park açıp parkın adını ‘Adnan Kahveci Parkı ‘ koyar. Ardından gelen belediye yönetimi tabelayı ‘ Uğur Mumcu Parkı’ olarak değiştirir. Ardından başkası gelir, o değiştirir, derken sürer bu hengâme.
Bir süre önce seyahat ettiğim Fransa’da açık ve net olarak gördüm ki, Fransızlar, tarihlerine ve tarihe mal olmuş kişilere değer vermekteler ve adlarını meydanlara, üniversitelere, müzelere ve kiliselere koyarak onların unutulmamalarını sağlamaya çalışmışlardır. Fakat dünyaca ünlü Sorbonne Üniversitesi’nin adının değiştirilip Nicola Sakozy olarak değiştirmeyi öngörmemişlerdir.
Mecliste görüşülüp, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nin adının Bülent Ecevit Üniversitesi olarak, Rize Üniversitesi’nin adının Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi olarak değiştiriliyor. Geçmişte de Yeşilköy Havaalanı’nın adı Atatürk Havaalanı olarak değiştirilmiştir. İleride Mesut Yılmaz için de böyle bir kanaat oluşturulursa kimin tabelası değişecek, merak ediyorum.
Üniversiteler siyasete vurgu yapmamalı, o yüzden politik bir liderin ismi verilmesi doğru değil. Objektif bir isim verilmeli, bu da siyasetçi ismiyle çelişiyor. Üniversite ismini değiştirip buna bir siyasetçinin ismini vermek hangi mantığa hizmet? Şeyh Edibali gibi tarihi şahsiyetlerin ismi verilir örneğin. Bilecik için çok uygun bir isim bu. Kars için Dede Korkut, Erzurum için Nene Hatun. Erbakan hocayla Ecevit’i anladım da. Daha hayatta olan ve görevleri başında bulunan Tayyip Erdoğan ve Gül’ün isminin üniversiteye verilmesini anlamakta zorlanıyorum. İşte zihniyet farkı ortada. Üniversiteler belirli bir şahısın isminin yaşatılması için siyasi araç olarak kullanılmamalı. Cadde ve parklara isimlerini versinler. O şekilde de isimleri yaşar merak etmeyin Ayrıca Türkiye gibi siyasi intikam ve hırs duygularının doruk noktada olduğu bir yerde siyasetçi isimlerinin üniversitelere verilmesini de doğru bulmuyorum .Son gelişmelerle Kenan Evren isimli tabelaların darbeyi çağrıştırmasından dolayı değişmesi en güzel örnektir.
Bu konudaki örnekler çoğaltılabilir. Fakat bu örnekler bizi bir yere götürmez. Benim bu konudaki kanaatim şudur: Eğer bir kişinin ismi bir kuruma verilecekse bir başkasının ismi kaldırılarak değil, yeni bir eser ortaya konularak yapılmalıdır. Konya, büyük bir şehirdir. Konya’ya yeni bir üniversite açılarak fevkalade bu Necmettin Erbakan ismi o kurumla birlikte taçlanabilir. Ölen anne veya babanın adı yaşatılacaksa çocukların mevcut isimleri değiştirilerek değil, ya yeni doğan çocuklara veya torunlara konursa daha anlamlı olabilir. Aksi takdirde isim değişikliği toplumda bir kargaşa doğurur. Bu konu, keyfilikten çıkarılıp daha sağlıklı bir zemine oturtulmalıdır. Muhammet AVCI (2012) Adapazarı