Çorum'a epey gitmişliğim var. Sevgili yeğenlerimden Nurşen orda oturuyor. Her gidişimde sınırsız hürmet görmüşümdür hem eşinden hem kendisinden. Çorum'a girerken 'Gülümseten Şehire Hoş Geldiniz' yazan bir tabela görürsünüz. Gülümsemeye başlarsınız. Nedendir, mahiyeti nedir, kime sordumsa, tatmin olamadım aldığım cevapardan. Eskiden anlatırlardı: Çorumlunun biri askerde diye başlar. Komutan, askerlerin her birine nereli olduğunu soruyor. Ne tesadüf ki hepsi: Kahramanmaraş komutanım! Der, sıra Çorumluya gelince o da: Kahramançorum, komutanım, der. Yine günlerden bir gün Adapazarı'ndan Çorum'a gidiyorum. Yalnızım. Bir de ne göreyim, yanımda komşum ve arkadaşım Resul Avcı. O da benim gittiğim yeğenimin kızının düğününe gidiyor. Yol boyunca söyleştik. Yolculuk nasıl bitti bilemiyorum. Çok sayıda kimseyle düğünde karşılaştık, tanıştık, buluştuk. Haydar eniştem, kızları ve oğulları. Yüksel Düzcan, Birsen Akıllı vs Düğün çok güzeldi. Düğünün ortalarında, oyunların oynandığı bir sırada düğüncülerden birine şaka olsun diye: Bu salonda Atabarı çalınmadan, ben bu salonu terk etmeyeceğim. Gel de pirincin taşını ayıkla. Az sonra: Muhammet Avcı , piste geliniz! Eeee ben oynamayı bilmem!!!! Atabarı çaldı, katılımcılar hem onu oynadı hem diğer Artvin oyunlarını. Unutamadığım bir anı oldu. Ertesi gün, arkadaşım Resul ile şehirde dolaştık. Ulu camide bir öğle namazı eda ettik. Çorum müzesini ziyaret etmek istedik. Ne var ki müze Pazartesi günleri kapalı oluyormuş. Bir daha açık gününe denk getirebilecek miyiz ki!!!! Çorum insanının çok girişimci olduğunu gördüm. Üretken, çalışkan ve talepkar. Duvarlarda: Havaalanı istiyoruz. İlanlarını görünce imrendim. 250 bin nüfuslu Çorum havaalanı istiyor, 1 milyonluk Sakarya'nın hiç mi hiç böyle bir talebi yok. Defalarca Çorum'a gitmişliğim var ve defalarca daha gitmeyi arzularım. Şubat 2021 Sakarya ÇORUM’DAN GELİYORUM Kim etmiş, doğru etmiş kahramanlık lafzını, Çok şey yaşadım ama anlatayım azını, Kılıp Ulu Cami’de bir öğle namazını Gülümseten şehirden, Çorum’dan geliyorum. Süslemiş göklerini ayıyla, yıldızıyla Vermiş omuz omuza erkeğiyle, kızıyla, Gelişmede hayranlık uyandıran hızıyla Gülümseten şehirden, Çorum’dan geliyorum. Geçmişini yaşatan örnek bir müzesi var, Her günü ayrı güzel, her mevsimi ilkbahar, Bursa, İstanbul ile sanki nazire yapar Gülümseten şehirden, Çorum’dan geliyorum. Yaz bahar erdiğinde biter gülü, lalesi, Bir başka anlam katar şehre saat kulesi, Çınar gibi duruyor karşısında kalesi Gülümseten şehirden, Çorum’dan geliyorum. Yer Çorum, vakit akşam, gün batıyor yavaştan, İnsanlar koşuşuyor döner gibi savaştan, Tatlı bir anı kaldı sabah yenen lavaştan Gülümseten şehirden, Çorum’dan geliyorum. Işıltılı bir suyla yıkanmış gibi parlar, Şehrin terminalinde ıslak bir hüzün sarar, Paris’te bile olsa, insan Çorum’u arar Gülümseten şehirden, Çorum’dan geliyorum. Yöre ürünü olan leblebiden alarak Mustafa’dan, Resul’den gayet memnun olarak, Sevgili Nurşen’imde birkaç gece kalarak Gülümseten şehirden, Çorum’dan geliyorum. Nereye adım atsam, tarihi gelir dile, Dillere destan olmuş çarşı pazarı ile Karamsar ruhlu olan Yanık Ozan’ı bile Gülümseten şehirden, Çorum’dan geliyorum. Muhammet AVCI Çorum