-Acaba bu seyahatimde İstanbul’un hangi güzide yerlerini görme fırsatım olacak? Diye kendimle konuştum, durdum.
2010’un ilkyazında bir İstanbul ziyaretim oldu. İstanbul’a her gidişimde heyecanlanırım. Bu defa da aynı oldu. İstanbul’a girişin heyecanı hele hele Boğaz’dan karşıya geçiş anında insanın yaşadığı duyguları hiçbir ressam resmedemez. Boğazı FSM köprüsünden geçip ‘Avrupa kıtasına hoş geldiniz’ tabelasını okumak ne anlamlıdır?
-Acaba bu seyahatimde İstanbul’un hangi güzide yerlerini görme fırsatım olacak? Diye kendimle konuştum, durdum.
İstanbul ziyaretinde Kadir abim, Mehdi eniştem, yeğenlerim İbrahim, Oğuzhan ve Emine bulunduk. Bu defa ziyaretlere anıtmezarlardan başladık. İlk olarak Topkapı’daki Eski Başbakanlardan Adnan Menderes ve Bakanlardan Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’ nun anıt Mezarları’nı ziyaret ettik. İnsan duygularını gizleyemiyor. Hüzünleniyor.. Ülkemin bir zamanlar demokrasi düzeyinin ne denli düşük olduğunu düşünüyor.. Önce kendisini ipe çeken devletin yıllar sonra anıtmezarını yaptırması nereden nereye gelindiğini göstermesi açısından önemlidir.
Daha sonra 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın anıt mezarını ziyaret ettik. Burada da ülkenin mahlus
kaderini yenen bir demokrasi kahramanının kabrinin karşısında durup bir Fatiha okumak insanı ne denli derin düşüncelere götürüyor.
Daha sonra bir zamanlar Kadir Abimin okuduğu Pertevniyal Lisesi’nde duygulu anlar yaşadık. Abim burada liseli yıllarının anılarını hatırladı. Oradan geçip Dülgerzade Camiinde bir öğle namazını eda etmek fırsatını bulduk. Daha sonra yeğenim Emine Seçkin’in çalıştığı Yazma Eserler Kütüphanesine uğradık. Türk Edebiyatı Tarihinin ilk Türkçe eseri olan Divanü Lügati't-Türk’ün orijinalini görmüş olmamdan duyduğum sevinci anlatamam. Daha sonra ikindi namazını eda etmek için Fatih Camiindeydik. Fatih Camiinde namaz kılmanın hazzı bir başkadır. Caminin çevresindeki kabirler adeta insana şunu söylüyorlar:
-Burada ülkesi ve ulusu için üstün hizmet edenler yatur.
Akşamüstü insanı heyecanlandıran ve onurlandıran bir müze ziyaretimiz oldu. Panorama 1453 Müzesi. Allah’ım, bu ne muhteşem bir müze. İstanbul’un fethinin tıpa tıp aynısı. Tarih tekerrür etmiş adeta. Fatih Sultan Mehmet, beyaz atına binmiş ve surların önüne gelmiş, Ulubatlı Hasan da Bizans surlarına Türk bayrağını dikiyor.. Görüntüler marşlar eşliğinde verilmiş ve fetih yeniden yapılıyormuşçasına insanı yıllar öncesine götürüyor ve ne büyük bir ulusun soyundan olduğunun gururunu doya doya yaşatıyor.
Yine İstanbul ziyaretlerimiz sürüyor. Bu defa Zeytinburnu’nda Belediye tarafından düzenlenen Geleneksel Merkez Efendi Tıp Festivali ‘ne katılma fırsatını bulduk. Fakat geç gittiğimiz için mesir macunu dağıtımına yetişemedik. Festival yerinde stantlar kurulmuş ve tamamı bitkisel ilaçların satış ve tanıtım işlemlerini gördük. Ayrıca çeşitli uzman kişilerin konferanslarını dinleme olanağını bulduk. Aynı yerde Abdulbaki Kütüphanesi’ni ve Merkez Efendi Camii’ni de görmüş olma mutluluğunu yaşadık.
İstanbul böyle birkaç sözcükle anlatılacak gibi değil. İstanbul anlatılmaz, yaşanır. İstanbul’u görmeden ölenin gözleri açık kalır. İstanbul, her mevsim güzeldir. İstanbul toprağında insan Fatih Sultan Mehmet’e şükran duygularını ifade etmeden yapamaz.